Feymag Logo

09/17/2015

Artemisia Gentileschi Rönesansta Bir Ressam

Rönesans’ta Kadın Bir Ressam Artemisia Gentileschi

Rönesans’ta Kadın Bir Ressam Artemisia Gentileschi

Anna Komnene’nin Aleksiad’ı hem konusu hem de yazarı bakımından kendi başına bir kategori oluşturur. Bu yapıt da dünyanın işleyişi hakkında yazarının anlayışını açığa vurur; bu yüzden toplumsal cinsiyet konusunda araştırma yapanların dikkatini hak eder, çünkü bir kadın tarafından yazılıp Bizans’tan günümüze ulaşmış tek tarihtir.

Barbara Hill böyle bahsediyor Anne Komnene ve Aleksiad kitabından. Aslında sadece Anna Komnene’den değil geçmişte yaşamış tüm kadın tarihçilerden ve bu kadın tarihçilerin üzerinden yararlanmak isteyen erkek egemen düşünceden bahseder.

Antik dünyanın yaratmış olduğu pagan imge, Orta Çağ’da kaybolmuş ve yerini dini sembollere ve imgelere bırakmıştır. Sanat özellikle din motifleri içinde erimeye başlamıştır. Georges Bataille sanatı belirleyen motiflerin ölüm ve erotizmin birleşimi olduğunu ve ölümün bir bakıma tanrısal bir ritüel olduğunu ve sanatın bu ritüel aracılığıyla din ile buluştuğunu savunur.

Camille Paglia “Cinsel Kimlikler Nefertiti’den Emily Dickinson’a Sanat ve Dekadans” isimli kitabında belirttiği gibi: pagan imge ve biçimin yeniden doğuşu olan Rönesans’ta, cinsel personalarda patlamalar yaşamıştır. Cinsellik imgelerinin yaygınlaşmaya başladığı (ki özellikle mitoloji imgelerinde karşımıza çıkar bu durum) Rönesans dönemi, aynı zamanda sanatın din içinde değil, dini imgelerin sanat içinde anlam bulmaya başladığı bir bakıma eridiği bir dönem olmuştur.

Buradan yola çıkarak bu imgeler ve sembollerin yanı sıra hayatın kendisiyle boğuşan, çizgileriyle varlığını gösteren, Artemisia Gentileschi somut bir örnek olarak karşımızdadır. 1593 yılında Roma’da doğan sanatçı tıpkı babası Orazio Gentileschi gibi Caravaggio’nun takipçisi olmuştur. Caravaggio’nun ışığını ve biçimini yansıtarak ve bu durumu yaygınlaştırarak başarılı olmuştur. Sanatçı eserlerinde yer alan kadınları döneminin sanatçıları gibi savunmasız değil de, güçlü ve emin bir ifadeyle yansıtmıştır.

Döneminin kadın ressamlarından farklı olarak natürmortlar yapmamış, tarihi ve dini konulara eğilim göstermiştir. Yaptığı eserlerinde bunları ön plana çıkardı. Özellikle Holofernes’in başını kesen Judith tablosunu birçok kez yaptı. Bu eserinde şiddet dolu bir gerçekçiliği yansıtmasının yanı sıra Caravaggio tarzı ışığı göstermiştir. Bu eseri bu kadar çok uygulamasının nedenini tarihçiler “betimsel intikam” olarak algılamış ve bugün sanat tarihi kitaplarında hala bu kelime kullanılmıştır. Bunun nedeni bu eserde kanın oldukça fazla olması ve perspektif dersleri aldığı Agostino Tassi tarafından tecavüze uğraması olarak gösterilmiştir. Mahkemede işkencede gören Artemisia, ressam Pietro Antonio ile evlenerek Floransa’ya taşınmıştır. Kısa sürede burada Mecidi ailesinin dikkatini çekmiş ve siparişler almaya başlamıştır.  1612 – 20 tarihleri arasında Floransa’da kentin Accademia del Disegno’suna katılan ilk kadın olan Artemisia Gentileschi 1652/53 tarihinde Napoli’de öldü.    

Döneminin sanatçılarının aksine idealize etmeden resimler yaratan Artemisia, özellikle duyguların net şekilde dışa vurduğu eserler yapmış ve günümüze kadar ismini korumuştur. Sanat kitaplarında nadir şekilde ismine rastlanılan Artemisia’nın hayatını konu alan birkaç iş gerçekleştirmiştir. Bunlardan biri Agnes Mertlet’in çektiği Artemisia filmi, bir diğeri ise Anna Banti (Lucia Lopresti) tarafından yazılan Artemisia adlı roman olmuştur.

Editör: Fırat Şenol

 

Yorumlar