İLK KADIN FOTOĞRAF SANATÇISI NACİYE (SUMAN) HANIM
Naciye Hanım 1881 senesinde Üsküp’te dünyaya gelir. Babası Salih Paşadır. 1903
senesinde Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey ile evlenir. Osmanlı’nın Balkanlar’da ki art arda
gelen yenilgileri sonucu Anadolu’ya göç eden aileler arasında Naciye Hanım’ın
ailesi de vardır. 1912-1913 yıllarına denk gelen bu zorunlu göç sırasında Naciye
Hanım hamiledir ve dördüncü çocuğunu Macaristan sınırında, trende dünyaya getirir.
Bu çocuğunu doğumdan kısa bir süre sonra kaybeder.
İstanbul’a geldiklerinde İsmail Hakkı Bey ailesini asker bir arkadaşına emanet eder
ve görevi icabı Viyana’ya gider. Viyana’da bulunduğu bu süre zarfında fotoğrafçılığa
merak salar ve fotoğrafçılığı öğrenerek 1914 senesinde İstanbul’a geri döner. Bu geri
dönüş sonrası Naciye Hanım, İsmail Hakkı Bey, üç çocuğu, annesi, anneannesi ve üç
evlatlığıyla beraber Beşiktaş-Yıldız’daki Sait Paşa konağına taşınırlar. İsmail Hakkı
Bey Viyana’da aldığı fotoğraf makinası, araç ve gereçlerini de yanında getirir.
Konağın çatı katında bulunan çamaşırlığı ufak bir stüdyo haline getirerek ailesiyle
sıkça burada vakit geçirirler. Bu vesileyle ailedeki herkes fotoğrafın nasıl
çekileceğini öğrenir.
I. Dünya Savaşı sırasında İsmail Hakkı Bey cepheye gider. Bu zorunlu gidiş bir
yerde ilk Müslüman kadın fotoğrafçının ortaya çıkmasına vesile olur. Naciye Hanım
geniş ailesinin geçimini sağlayabilmek için ilk başta evdeki eşyaları satmaya karar
verir. Aile yadigarı gümüş bir tepsinin satılmasından sonra “Ben insan değil miyim?
Ailem için para kazanamaz mıyım?” der. Ailesi için para kazanmayı kafasına koyan
Naciye Hanım’ın aklına evdeki fotoğraf makinası gelir. Bunun üzerine 1919
senesinde konağın girişine “Türk Hanımlar Fotoğrafhanesi-Naciye” yazılı bir tabela
astırır. Böylece ilk Müslüman kadın fotoğrafçı tarih sahnelerinde yerini alır.
Naciye Hanım’ın fotoğrafhanesine ilk gün on müşteri gelir. Bu sayı her geçen gün
artış gösterir. Özellikle Osmanlı kadınlarının erkek fotoğrafçılarının önünde
peçelerini açmaları hoş karşılanmadığı için Naciye Hanım’ın fotoğrafhanesi dönemin
kadınları tarafından memnuniyetle karşılanır. Fotoğrafhanenin tutulmasında bir diğer
etken ise kadınların cephede savaşan eşlerine fotoğraflarını göndermek istemeleridir.
Hatta o dönemde cephedeki askerler eşlerine yazdıkları mektuplarda Naciye
Hanım’ın fotoğrafhanesinden bahsedip orada fotoğraf çekilip kendilerine
göndermelerini bile istemektedir.
1921 senesinde çatı katındaki stüdyo yetmez duruma gelir ve Beyazıt’ta bir konak
kiralayarak hem evlerini hem de fotoğrafhaneyi oraya taşır. Aynı sene dönemin
önemli kadın yayınlarından “Kadınlar Dünyası” dergisinde Naciye Hanım’dan
övgüyle bahsedilir.
Naciye Hanım’ın diğer bir özelliği ise Sultan Reşad’ın torunlarına fotoğrafçılık dersi
vermesidir. Bu durum onun profesyonel bir fotoğrafçı olduğunun kanıtıdır. Bununla
birlikte sultanın torunlarına dersler vermesi onun ününü arttırır. Verdiği bu dersler
bir yerde onu fotoğrafçılık dersi veren ilk Türk kadın olarak da tarihe geçmesini
sağlar.
1930 senesinde Naciye Hanım, Ankara’daki kızının doğum yapması üzerine
fotoğrafhanesini kapatır ve Ankara’ya göç eder. 1973 senesinde ise vefat eder.
Sanatçının günümüze ulaşan fotoğrafları oldukça kısıtlıdır. Fotoğraflarda görülen
arka fon ve aksesuarlar dönemin özelliklerini göstermektedir.
EDİTÖR: Muzaffer KARAASLAN
KAYNAKÇA
Anonim, (2011). Rezidans Dergisi Sayı 5, s.29
Özdenses, E., (2013). Osmanlı İmparatorluğu’nda Fotoğrafçılık 1839-1923, s. 303,
YEM Yayınları
http://www.istanbulkadinmuzesi.org/naciye-suman
http://lilithsayfasi.wordpress.com/2011/08/03/ilk-profesyonel-kadin-fotografci-
naciye-suman-gulduren-boluk/
Yorumlar