Antik dünyanın ilk reklamı genelev olarak bilinmektedir. Efes Antik şehrinde
karşımıza çıkan bu reklama bir tarihlendirme yapmak zor olsa da “Solu takip et. Kadınlarla
dolu aşk evine ulaş.” Anlamına gelen ifadeler bulunduğu araştırmacılarca söylenmiştir.
Kadının, paranın, kalp ve sol ayak izinin bulunması; genelevin varlığı ve hangi konumda
olduğunu ifade edildiği söylenmiştir.
Dünyanın en eski mesleklerinden birisi olarak bilinen fahişelik, Antik Çağ’da ticari fuhuş,
ordunun varlığına parasal katkı sağlamak amacıyla devletçe işletilen bir kurum olarak
varlığını göstermiştir. İlk genelev çalışanları savaş mahkumları, köle tacirlerince satın alınan
ya da ailelerinden kaçırılmış olan kadınlardır. Deikteriades ismiyle anılan köleler gündüz
vakti sokaklarda dolaşamaz, törenlere katılamaz ve tapınaklara girilmesine izin verilmezdi.
Çok renkli özel bir elbise giymeleri ve saçlarının sarıya boyamaları zorunlu kılınmıştır.
Genelev açılırken pronobosceion adı verilen kişi tarafından devletten izin belgesi alınırdı. Her
saat açık olan genelevlerde genellikle saat 4’ten sonra hareketlilik yaşanırdı. Bunun en önemli
nedeni erkeklerin işlerinden uzaklaşmamaları sağlanmaya çalışılmasıdır. Hükümetin
silahlarını ve gemilerinin alınmasını sağlayan genelevler genellikle limanlarda
bulunmaktaydı. Yöneticilere ve diğer güçlere katkı sağlayan genelevler Orta Çağ’da da
varlığını sürdürmüştür. Avrupa’nın güneyinde yoğunlaşan genelevlerin kazancıyla binalar
yapılmış, imparatorlukların açıklıkları kapatılmış ve kadınları tamamen dışlayan erkek
kurumları açılmıştır.
Bu durum Bizans topraklarında da varlığını sürdürmüştür. Her ne kadar kilisenin karşı
çıkmasına rağmen fahişelik Bizans’ta bilinen bir meslektir. Konstantinopolis’te genelevler
Constantinus Forumu, çevresinde yaygındır. –bugün Çemberlitaş ve Beyazıt bölgeleri olarak
geçmektedir.- Tarihçi Prokopios’un anlattıklarına göre, İmparatoriçe Theodora’nın
geçmişinde fahişe olduğu bilinmektedir. Yasalara karşı gelerek I. İustinianus ile evlenen
Theodora İmparatoriçe olduktan sonra kadın tüccarlarınca ailelerinden satın alınan kızları
kurtardığı dönemin tarihçileri tarafından dile getirilmiştir. Theodora “doğru yolu” seçmiş olan
fahişelere özel bir manastır kurmuştur. Fahişeler genelevler, meyhaneler yanı sıra tiyatro
sahnelerinde de çalışmaktadır.
Osmanlı döneminde ise devletin denetimi altında 19. y.y’da Galata ve Pera bölgelerinde
genelevler karşımıza çıkmaya başlamıştır. Ahmed Rasim’in yazdıklarına bakılırsa, Kemeraltı,
Yüksekkaldırım, Kuledibi, gibi bölgelerde genelevler bulunmaktadır. Bu bölgelerin dışında
Aksaray bölgesinde “Kaymak”, “Hürmüz” gibi fuhuşhaneler bulunmaktaydı. Galata’da
bulunanlar, ayaktakımı; Yüksekkaldırım’da bulunanlar, orta sınıf; Beyoğlu’da bulunan
genelevlere ise soylu sınıftan kişilerin uğradığı dile getirilmiştir. Devlet tarafından varlığı
bilinen ve belgelenen genelevlerde o dönemde kaç yabancı kadının çalıştığı bile kayıt altında
tutulmuştur. Genelevlerin sahipleri genellikle Rum asıllı vatandaşlar olmuştur. Galata ve
Beyoğlu’nda bulunan genelevler Hıristiyan ve Musevilere, Kadıköy ve Üsküdar’dakiler ise
Müslümanlara aitti. Savaşların bitmesi, ülkenin sosyal yapısı ve ekonomisi ile ilgili
durumlarla birlikte genelevlere yasaklama getirildi. Çoğu genelev kapatıldı, fahişeler gözetim
altında tutuldu. Ancak bu durum tecavüz olaylarının artmasına, gelişigüzel evlerin
basılmasına kadar gidilince devlet aldığı karardan vazgeçmek zorunda kaldı. 1950’lerden
başlayarak göç almaya başlayan İstanbul’da fuhuş artmaya başladı. Ancak 1964 ve 1968
yıllarında bütün genelevler kapatıldı. “Fuhuşla ve Fuhuş Yüzünden Bulaşan Zührevi
Hastalıklarla Mücadele Tüzüğü” yayımlandı. Kadillak Nermin (Nazire Nevzat), Kadın Satış
İstasyonu adı altında gizli bir ev açtı ancak belli bir süre devam etmesine rağmen, bunun gibi
birçok gizli genelevler 1970’lerin ortalarında kapatıldı.
Fahişelik tarihin bilinen en eski mesleklerinden birisidir. Her dönem farklı şekillerde işlenmiş
olan bu meslek, toplumun sosyo-ekonomik durumunu göstermesinin yanı sıra, dini boyutunu
da gözler önüne sermiştir.
Editör: Fırat Şenol
Yorumlar