OSMANLI BAYRAM MERASİMLERİ
600 seneyi geçkin hüküm sürmüş bir imparatorluk olan Osmanlı devletinde İslam devleti olması sebebi ile de bayram merasimleri her dönem önemli olmuştur. Bayramlar hakla devletin birbiri ile kaynaştığı ve yardımlaştığı kültürel ve dinsel merasimlerdir. Bayram hazırlıkları şehirde tüm evlerde, dükkânlarda ve sarayda günler öncesinden başlardı. Sokaklar kurulacak panayırlar için temizlenir ve hazırlanırdı, evlerde temizlikler yapılır, tatlılar, şerbetler, yemekler pişirilirdi. Saray da ise durum daha da karışık ve telaşlıdır, verilecek ziyafetlerin menüleri valide sultanın titiz kontrolleri altında gerçekleşir haremde bir koşturmaca başlardı. Kaymaklı, fıstıklı baklavalar, lokumlar, baharatlı ve meyve aromalı şerbetler bu sofraların vazgeçilmezidir. Ramazan bayramında çok ağır yemekler menülere eklenmezken durum kurban bayramında değişir et ağarlıklı yemekler sofraları süslerdi. Bayramların olmazsa olmazı bir adette hediyelerdir gerek saray kesiminde gerekse halk arasında astlar üstlerine, küçükler büyüklerine hediye verir, karşılığında harçlıklar alınırdı. Bayram namazının ardından Hırka-i Saadet Dairesi önüne kurulan tahtına oturan Padişah devlet görevlileriyle bayramlaşırdı bu sırada Enderun’un güzel sesli hafızları dualar okur ve ardından görevliler arasında hediyeleşme başlardı. Devletin üst düzey görevlileri padişaha mücevherler, özel hazırlattıkları veya getirttikleri el yazmaları, hatlar, kumaşlar ve kılıçlar hediye ederdi. Sarayda bayramlaşmanın tamamlandıktan sonra Bayram namazı büyük camilerden birisinde genellikle saraya yakın olanında kılınırdı. Bayramdan önce padişaha namazı nerede kılacağı sorulur, buna göre hazırlık yapılırdı. Padişah haremden çıkıp, özel olarak süslenmiş atına biner ve Babüsselam Kapısı önünde kendisini bekleyen devlet adamlarıyla birlikte camiye geçerdi Devlet ileri gelenleri kademelerine göre atlı veya yaya olarak padişahı takip ederlerdi. Tören bölüklerini teşkil eden solaklar ve peykler kıyafetleri ve hareketleri ile ilgi çekici ve merak uyandırıcıydı İstanbul halkı bu törene katılabilmek için bütün güzergâhı doldurur ve bayram çoksusuna ortak olurdu. Camiye gidilip, namaz kılındıktan sonra da aynı düzen içerisinde saraya geri dönülürdü. Bayram namazı için yapılan bu gidiş ve dönüşe bayram alayı denilmekteydi. Bayramın ikinci günü Padişah Topkapı Sarayı’nda bulunan Gülhane Köşkü’nde olurdu. Buraya kadılar, Şeyhülislam, Kaptanıderya gibi görevliler, maiyetleri ile birlikte gelir ve düzenlenen törene katılırdı. Bayramın üçüncü günü ise, Padişahlar eski geleneklere göre, Eski Saray’da cirit oyunu seyrederlerdi. Şehre indiğimizde ise zengin konaklarında da ziyafetler verilirdi kurban bayramında ise sarayda olduğu gibi konaklarda da kurbanlar kesilip dağıtılırdı etli yemeklerin yapıldığı sofralarda komşularla birlikte yemekler yenilirdi. Şüphesiz ki bayramlar her dönem olduğu gibi Osmanlı döneminde de çocuklar tarafından dört gözle beklenirdi. Şehre kurulan panayır içersindeki büyük salıncaklarda sallanıp eğlenen şekercilerden horoz şekerleri, kuş lokumlarıyla bayramın tadını çıkaran çocuklar kapı kapı gezerek hediye, şeker, mendil ve harçlık toplamışlardır. Bazı bayramlarda Padişahlar halka açık daha büyük şenlikler düzenletirdi. Bu durumlarda seyirciler yarım ay şeklinde oturur, padişahın otağı da bunların tam merkezinde bulunurdu. Padişahın otağının sol yanında ziyafet çadırı yer alırdı. Hatta 15. yüzyıldan sonra şenlik düzeni belirli bir protokol ve programa bağlanmıştır. Genel olarak özetleyecek olursak bayramlarda öğleden önce bayramlaşma, yiyeceklerin dağıtılması ile geçer, öğleden sonra da gösteriler yapılırdı. Büyük törenlerde geceleri kandiller, mahyalar ve fişeklerle donanma düzenlenirdi. Yapılan gösterilerde çeşitli hünerler, esnaf oyunları, sportif müsabakalar yer alırdı. Bayram Osmanlı için kaynaşma ve yardımlaşma duygularıyla kutlanan önemli günlerdi herkes bir arada vakit geçirir zenginler fakirlere yardım ederdi Osmanlı geleneği içersinde bayramlar dinsel önemi açısında her zaman özen gösterilen ve layıkıyla geçirilmeye çalışan zamanlar olmuştur. Günümüz de bu geleneklerden pek eser kalmasa da biz zaten yardımlaşmak ailemizle sevdiklerimizle vakit geçirmek için sadece bayram zamanlarını beklemeyelim.
Editör:Gökçe ORUÇ
Baykal Ebru,(2008). Osmanlıda Törenler, yüksek lisans tezi, Trakya Üniversitesi
Ertuğ Tarım Zeynep,(2007), Onaltıncı yüzyılda Osmanlı saray’ında eğlence ve meclis, İnsan bilimleri dergisi, cilt,4, sayı:1
Yorumlar